27 Kasım 2010 Cumartesi

yasak

yaşadığım şehirde, ülkede, gezegende çokça mağaza var. vitrinler dopdolu. bakınır bakınır gezerim hep. beğendiklerim olur. hoşlanmadıklarım da,  farketmediklerim de. ne istediğimi biliyorum. ama seçemedim henüz. denemedim bile. gardırobum boş.

geçerken hiç bakmadığım bi vitrin var. bakmadım. bakamazdım. yasak elbise o. hiç giyemeyeceğim, deneyemeyeceğim bir elbise. eksikliğini yaşadım diyemem bu durumun. normaldi herşey. ben bile normaldim. bu çeşitlilik içinde neden yasak olanı seçeyim ki idi. ama bir gün, tam o vitrinin önünden geçerken elimde tuttuğum çantamı düşürdüm. ister istemez gözüm kaydı. geçip arkasına bir ağacın, gizli gizli bakmaya karar verdim. en azından buna hakkım vardı. yine de beni kimse farketmemeliydi.

çok hoş bir elbise.. öyle şık, öyle kaliteli.. mevsimlik değil.. ömürlük..

dokunuyorlardı, deniyorlardı, istiyorlardı.. bir sürü kadın, başında toplanmış,  bağıra bağıra konuşuyorlardı. özgürlerdi.. yadırganmıyorlardı..

şimdi diğer vitrinler çok anlamsız çok boş. darlanıyorum bakarken. batıyor kusurları elbiselerin.
belki gardırobuma kilitleyip kendimi, ölümü beklerim. fena fikir değil. çıplak dolanmaktansa..

apocaliptica-nothing else matters

24 Kasım 2010 Çarşamba

sarhoş kedinin hatıra defteri

bir gece daha bitti. ıslandım da bir yandan. bu hiç iyi olmadı. neyseki yatıcak kuru bir yer buldum. bizim şevki çoktan sızdı. azcık kuyruğuna dokunsam kükreyen kedi, kafasını tırmıkladığımda tepki veremiyecek halde.

yalnızım işte. karşıdaki süleyman denen herifin bile ışıkları söndü. dinerse yağmur bir tur daha atarım şu sokakta sonra ben de zıbarırım. midem guruldamadan uyumam lazım.


anlatıcak şeylerim var ama havamda değilim.
aslında ben romantik biriyimdir. bakma şimdi böyle oldu.
o son kılçığı yemiyecektim.

gölge

orda bir kadın var
karanlık
ve güzel görünüyor.

dokunamazsın, yüzü yok
duyamazsın.

bir kadın var
yerlere düşmüş,
rüzgarla konuşuyor.

yaşar-devinim

22 Kasım 2010 Pazartesi

baba

gel dedi babam. gel, biraz konuşalım senle..
"bu yaşta senin için gecesini gündüzüne katan babanı mutlu etmek istemiyor musun?"

"ama sen hayatımı okul ve yurt arasında geçirmem gerektiğini düşünürken ve zamanın gerektirdiklerine bu kadar sığ bakarken nasıl mutlu edebilirim seni?"

"durup ne yapıyorum ben, hangi yoldayım deyip gerçeğin farkına varma zamanın gelmedi mi?"

"yaşadıklarımdan hiç pişman değilim ben."

"bir gün mezarıma gelip 'sen haklıymışsın baba!' diye ağlayacaksın. sen ve diğerleri."

güldüm..
bunu babam hep der.
gerçekçi gelmese de bi kuşku bırakır bu kehanet bana.
.
.
.

"hadi senle baba kız bi sarılalım.."

gözleri dolar babamın. bu türlü konuşmalardan sonra ağlamaklı olur. seni sevdiğimden böyle konuşuyorum der. küçüğümsün benim. içim yanıyor.. bense emanet bir kucaklamayla sarılırım. yüzüne bakamam. oysa içimden çok farklı şeyler geçer.

onu ne kadar sevdiğimi hiç bilmeyecek...


bilmiyorum baba. neden böyle?


linke tıkladığında direk albüm çalmaya başlıyor. babama nolmuş şarkısını seçersen mutlu olucam ;)
nil karaibrahimgil-babama n'olmuş

19 Kasım 2010 Cuma

saçmalıklar silsilesi- hayal

yine durmadan tek şarkı dinleme modundayım dear dear..

ne istiyorum biliyo musun? hava kararıcak böyle dolunay olucak. bu geceki gibi. şeffafımsı gri bulutlar olucak azıcık. yeşile dönük lacivert olucak gökyüzü.

sokaklar bom boş olucak. canlı namına bir tek kediler ve ağaçlar olucak. rüzgar olucak hafif.. serin olucak hava, nefesim buğulancak..

uzun olucak saçlarım.. kızıl bir de.. yalınayak olucam.. beyaz ince bir elbise üzerimde.. ürpericem çok az..

durmadan koşucam.. nefes nefese kalıcam.. ağlicam bir de.. ama hıçkıra hıçkıra, sel gibi ağlicam.. böğüre böğüre ağlicam..söve söve..

çok istiyorum bunu. çok..

ben neden ağlayamıyorum dear? var mı buna bi cevabın ha?

18 Kasım 2010 Perşembe

mahkum

seether "the gift"


sırtımda bir sürü göz
nereye dönsem kol.

bu gömleği sen giydirdin
bu kollar senin
bu kafes benim

belki bir daha güneş tadı gelmez dilime
kasımın ortasında.
belki tenime
yüzlerce kelebek konmaz aynı anda.
belki kimsenin parmaklarına
bulaşmaz sevgim.

inancımı düşürdüm.
bu son can havlim.

14 Kasım 2010 Pazar

gözlerim bitti.

feridun düzağaç- nadas..

öyle boş ki içim. bıraktım artık aşkı aramayı nefreti bulsam o da yeticek bana.

yaşamak nedir? ard arda kaçan günlere bir şeyler tıkmaya mı çalışıyorum? belki 1 senem bile yok önümde ama tutturmuş doğmamış çocuklarımın geleceğini düşünüyorum. habire bir şeyler istiyorum. o da olsun şunu da yapayım... şu dilleri öğrenmek lazım. şu ülkeye gitmeden olmaz. şu çalgıyı çalmalıyım. şunu yazmalıyım. şunları okumalıyım. şunu da çizebilir miyim? ama yok işte hepsi sadece hayal..

hissetmek nedir? kalbimi tıngır tıngır çalsa biri diye saçmalamaktan öteye gidemiyorum. onun kaşını gözünü omuzlarını düşünüp yeniden aşık olma hevesi nedir yani? çok mu fazla geliyorum kendime de paylaşmak istiyorum biriyle. ya da yetmiyor muyum kendime de gittiğim heryere birini taşımak istiyorum. birisi olcakmış da beni tamamlayacakmış.. saçma..

yine de.. herşey olacağına varır diyemiyorum. çok sıkıyorum kendimi.. benim dediğim gibi olsunmuş hep.. sanki elimdeymiş gibi.

nefret istiyorum şimdi. nefretle güçlenmek, büyümek...

7 Kasım 2010 Pazar

anlayan el sallasın bana merhaba der gibi..

kahveden midenin bulanmasıyla kol saatine bakmak ve sınav vaktine sadece saatler kaldığını görmek. uykusuzluk bir yandan.. endişe bir yandan ne bileyim zor be dear.

bu dönem farklı bir şey oldu. her vize final haftası ben sıkıldığımda ya da uykum geldiğinde makyaj malzelerime koşardım.. iyice boyanıp fotoğraf çekerdim üstelik.. neden mi? uykum açılsın diye işte be. sonra makyajın üzerimde hissettirdiği o şey hissi.. ımm ney hissi.. dur.. şöyle ki.. hani böyle makyajlı olduğunda daha bi dikkatli olursun gülerken konuşurken.. elin yüzüne gitmez mesela. öyle işte daha bi temkinli olayım diye mi. bilmiyorum sınav haftaları davranışlarımı pek sorgulamıyorum gerçi. sözün özü bu dönem öyle olmadı nedense. niye olmadı ki acaba?

bir de şu var. aman nazar değmesin çok süper geçiyo lan sınavlarım. ama yarınki kazıksal sınavda ne halt yiyeceğimi bilmiyorum. daha vakit var çalışmaya gerçi. ama sıkıldım artık ya ne bu böyle 5 gün üst üste sınav mı çekilir dear. ben de insanım yani o tarafta...(:P)

gözlerim yanıyor dear. sebebini bilmiyorum. sigara dumanına maruz kaldığımdan mı acaba? hiç bilmiyorum.

ha bir de sınav haftaları göbek atasım gelir durup durup. bak bu dönem de değişmedi bu.

o değil de dün bir sis oldu buralarda.. havaaya dooru bööle guş uçar gibi.. değil tabi. çok mistik gibi hem fantastik gibi böle bi sürü falancastik tarzı kelimelerle tarif edebileceğim bir olay bir durum zuhur etti. güzeldi işte. beğendim. olay bitti dağılın.

oha dear ne öğrendim. babam beni tvde görmüş. dedi bana kapıda kimliğini gösteriyodun dediii. korktum lan. hof. abuk subuk bi anımda kameranın çekesi tutar babam da izler soora da aman da ayıkla pirincin taşını. fakültenin merkez kampüste olmamasına ilk defa sırf bu yüzden sevindim galiba. ahahah.. hayefi kim çeker lan internet sayfasında bile resmi yok.. :D evet evet mümkünse kameramanlar doğal ortamımda görmesinler benii. hoş görseler de çekmezler heralde yavrum sen bi çekil kenara bak üniversiteli abilerini ablalarını çekicez derler..ya dear bak çok pis patliycam bi gün. geçen bi şey oldu. ama böyle çok kötü yani. sinir gıcık bişi. çok üstüme gelmesinler dear. söyle onlara.. kız..

ben öğretmen olcak mıyım dear.. ha?

benim güzel dearcığım sana burdan bi zıddırı bıddırı tavsiyesi: bindiğin dalı kesme.. haydin goruşhuruk..

1 Kasım 2010 Pazartesi

bir akşamdı..

dinle..(nickelback - here without you baby)

tuhaf.. kaç saat oldu aklımdasın hala. sadece bir akşamın anısı nasıl bu güne kadar taze kalabildi bilmiyorum. çok zavallı bi zamanımda karşıma çıktın. taze kan kokuyordum ben, kırıktım. sen hiç aldırmadan gözlerimden yakalayıp kendine çektin. hiç ihtimal vermezken beğenilmeye ki öyle vazgeçmiştim.. güzel olduğumu düşündürdün.

ince uzun parmakların gitar çalıyordu. izledim. vücudun, başın, en çok sevdiğim çikolata renkli tenin.. birbirine yaklaştırılmış n ve s kutupları gibiydik. nasıl dayandım.. ah bir kez dokunabilseydim..

benim saflığım.. hiç bir şey yokmuş gibi iyi geceler diyip çekip gittim.

çok merak ediyorum senden yaşça büyük olduğum için mi düşmedin peşime.. yoksa unuttun mu hemen. arasıra aklına geliyor muyum..?  ama ben unutmadım uçan peruk'u..neresi olduğunu bilmeden yürüdüğüm sokakları.. serin bir perşembe akşamında esen boğaz havasını.. hatta gördüğümüz o tuhaf köpekleri :) bir şey dememi bekleyen gözlerin geliyor aklıma ve ben giderken ki bakışların.. off ben çok aptalım.

belki bir gün yine karşılaşırız bebeğim..



(dearcım vizelerim var ben salak salak duygusala bağlıyorum :/ nolcak benim bu halim ha?)