18 Aralık 2010 Cumartesi

ummadık taş


açılınca perdeler
girer sandım havayı
ama kolunu kesmişsin pencerenin
ben soluksuz
ellerim camda kaldı

gülüyorsun halime,
hallerine
gül.
buldun ya bi eğlence
haydi çevir parmağını
çevir çevir.

diyorum çıkar altından birşey
bu taş buraya pek eğreti
bekliyorum da bayadır
çıt yok
ben ümitsiz
taş olduğu yerde kaldı.

11 Aralık 2010 Cumartesi

kayıp

yo hayır ben değilim. burada oturmuş parmaklarını klavyede koşturan ben değilim. duvara yaslanmış milyon tane şey düşünen ben değilim. yok..
nerde miyim? ben.. çok güzel bi yerdeyim..
bu kadar.

şarkı  markı yok sana dear.

5 Aralık 2010 Pazar

saçmalıklar silsilesi- savaş

aylin aslım- aşk geri gelir

bunu sana belki de kendime yaptığım için üzgünüm dear.

bu haldeyken yalnız kalmamalıyım kendimle. yalnız kaldığım her an daha fazla batıyorum. düğümleniyorum. ve yazdığım zamanlarda da oluyor bu.

başım büyük belada. bu kez baltayı cidden taşa vurdum. direndim. çok direndim. bunun için kendimi gerçekten takdir ediyorum. ama kapıldım işte. bir şemsiye uçma vakası daha. yağmur ve rüzgar altında bir başıma bırakıldım. sen istemiyor muydun kalp atışlarını hissetmeyi diyebilirsin. gözlerini kapadığında saatlerce bir sureti izlemeyi  sen istemiyor muydun? güne başlarken yataktan kalkma sebebin olsun istemiyor muydun?

çok saol tanrım ya. bak süper makbule geçti bu. hayır neden neden neden o diye sormak isterdim ama yapmiycam. bu boku kendim temizliycem.

hakediyor olabilir. fazlasıyla. bir kalbin atma sebebi olmayı gerçekten hakediyor. ama o kalp benim kalbim olmamalı. anlatabiliyor muyum sevgili insan. buna izin vermicem. çünkü ben bir zamanlar hayaller kurardım gelinlik mağazalarının vitrinleri önünde. çöp oldu hepsi. mavi gözlü çocuklarımı öldürdüm. zevkle döşenmiş evimi yıktım. benim için dün kaldı geriye. ötesi yok. hayaller yok. inançlar yok. ama yeniden yapabilirim.. daha sağlam daha parlak olanlarından.

ciddi bir planla bu iş hallolur. çok sürmez. ben ne badireler atlattım heheyyt. bunla mı sürüklenicem. aşağılık komplekslerine girmeye hiç niyetim yok. bi boşluğuma geldi kontrolümü kaybettim diye kendimi salıcak değilim. ve bunu kendim için yapmicam. ı- ıh bu kez başka..

zafer kazanmış bir çift gözle geri gelicem dear dear. özletmiyecek kadar kısa olucak emin ol bu savaş.

tanımadığım adamlarda ondan bir parça görüp, sanki oymuş gibi yerimden sıçramadığımda bil ki yola çıktım geliyorum demektir.

4 Aralık 2010 Cumartesi

güneş



 
sen hiç güneşe bakmadın mı?
gözlerin acıyana kadar
güzel burnu vardır
ve dolgun dudakları
ısrarcı olamazsın
kaçırınca bakışlarını

sen hiç güneşe dokunmadın mı?
usulca öpüp beyaz avuçlarını
yüzüne çarpan rüzgarı
sıyırıp saçlarından
seyretmedin mi dünyayı?

sen hiç güneşe veda etmedin mi?
sırtın yanar, yüzün üşür
gölgene düşer kederin
uzaklaştıkça gelir peşinden
bilirsin.
yarın yine doğacaktır                                        
sevinirsin.

2 Aralık 2010 Perşembe

saçmalıklar silsilesi- his

işte 13 yaşındaki o kız canlandı tekrar. kaç yıl olmuştu görmeyeli? dengesiz, densiz, aptal..

oysa ben kendime o kadar güvenirdim ki.. kat kat kilitler altındaki kalbime kralı gelse ulaşamaz derdim..
o iki sihirli kelimeyi duymadan açmazdım elimi. canım yeterince yanmıştı. dersimi almıştım. riske yer yoktu.
umursamaz, hissiz, ayran gönüllü, çelik yürekli biriydim.
kıs kıs gülerdim bir de utanmadan..

mutlu muydum? hayır. kaşındım. çok kaşındım. istesem şimdi eskiye dönebilir miyim? bunu istiyor muyum?

geçici belki. yüce rabbim azcık aksiyon olsun diye böyle yapıyordur. belki tahammül sınırlarım daralmıştır. korkmuyorum yine de. her yokuşun bir inişi vardır.

hissettiğim bu aptalca şeyin ne olduğunu çözemedim. aradaki uzaklık koyuyor adama. gözleri duvar olunca bir insanın kolay olmuyor.. telefona kayıyor gözüm, midem ağzıma geliyor. oysa ne arayan var ne soran. ara ara karnıma kramp giriyor iki büklüm oluyorum. ellerim terliyor.
stresten demişti doktor bir zamanlar.
evet. stres(!)

ama güzel değil mi? yollar ardındaki birini istiyor ruhum. uzakta, çok uzakta oysa, ama sanki elimi uzatsam hiç bırakmayacak. ama uzatamam elimi. bilmiyor. bilmeyecek. bilmemeli. 


1 Aralık 2010 Çarşamba

saçmalıklar silsilesi- uyku

good morning b. yine mi uyuyorsun b. uyan artık b. öğlen oldu b. bu kız hala mı uyuyo!!.. vs.

diyebilir misin, uykuya git başımdan diyebilir misin? artık sevme beni.. bitti diyebilir misin? ben diyemem.

geçenlerde bi olay oldu bak bu çok komik. ablamlardayım. bi sürü kadın var falan. beni sadece ablam dolayısıyla tanıyorlar. kişisel yönlerimden bihaberler yani. neyse.. çok sevdiğim bi insana sordum: cennette gece olucak mı? orda oturan bi kadın ne dese beğenirsin: orda da uyucan di mi?
dear dear ne diyim ki ben bu insana..

evet.uyuyorum. saatlerce. çoğu derse geç kalıyorum. randevularımı hep geç saatlere alıyorum. peki hiç mi sabahın köründe kalkmam gereken saatten bir saat önce, zınk diye kalkmadım? hiç mi sabahlara kadar uyuyamadım?

o değil de benim fizyolojik biyoljik ne bokumsa artık, yapım, gece uyanık kalmaya gündüz uyumaya meyilliyse kime ne..

uyku denen o nadide varlığın beni seçmesi ne biliyim benle ilgilenmesi benim ona karşılık vermem sanırım insanların huzurunu kaçırıyor. şahsen ben bu konuda kendimden başkasına zarar verdiğimi düşünmüyorum. yanılıyor muyum?

dinleee "mariyln manson sweet dreams"

ahah.. dün ne oldu, sevgili biricik insan ve oda arkadaşım birleşmiş dalga geçiyolar benle..diyolar ki ben ölsem anlamazlarmış. anca kokarsam farkederlermiş :)

hadi diyelim uyumadım. ne yapıcam?? uykuyla karşılaştırıp diğerini seçebileceğim ne olabilir? yine de ben geceleri uyuyamıyorum dear.. ne çok isterdim yastığa başıma koyup dalmayı. ama olmuyo işte çarşafı ters döndürüp, yorganı nevresimden çıkartana kadar uyuyamıyorum. hadi bunu bir de insanlara anlat..

ben anlayamam diğerlerini. karşında habire uyuklayan, geç kalan, bekleten bi insanla yaşamak nedir bilemem. çok sinir bozucu oluyorumdur belki. yerçekimine dayanamayan. habire kafasını yaslayacak yer arayan. nerde olursa olsun başını dizlerine koyup yatan biri belki de çekilmez biridir.

şu da var. bu halim doğuştan. baygın bakışlarım benim suçum değil..

bir ilkokul arkadaşım. düşün bak bunu hiç beklemezdim.. nasılsın nasıl gidiyor faslından sonra hala uykucu musun dedi yeaa.:)

eğer çok kısa bile olsa kestirme imkanım varsa hiç kaçırmam..

elimde olsaydı belki uyku bi git başımdan insana bi rahat vermiyosun demek isterdim.. ama yalnızca gündüzleri :)

dear sana bi sır veriyim mi. bu uyku bana fena yanık. geceleri utancından gelemiyo.. yaa.

ulan bari hep uçmalı muçmalı rüya görsem. maceralısından falan. seri halinde :D

ama gerçekten üzgünüm. verdiğim rahatsızlıktan ötürü. uyku benim tercihim değil. onun tercihi..:/

şu hayatta hatırlanacağım tek özelliğim bu olucak belki. yakışıklı prens gelip uyandırana kadar..


ben uyurken çaldıkların
uyandığımda hep başucumda
kalsın
sende kalsın ellerim
onlarsız da uyuyabilirim.

ben aslında hep
uyanıkmışım meğersem
rüyada olan senmişsin.