21 Ağustos 2012 Salı

yaz sendromu


yine güzel bir şeyin sonuna geldik sanırım.
yüzleşme vakti.

yüksek bir yerden kara düşmek gibi bu mevsim. çok yumuşak bir yalnızlık, İstanbulun nemi kadar yapış yapış teninde, ya da rehavet içine çöken, bilemiyorum, son mu başlangıç mı? her şeyi bir kenara itebilen bir gücü var emin olduğum.

derin derin içime çekiyorum sıcağı, sakinliğin sesini dinliyorum, bu gün son günümmüş gibi eşyalarıma şefkatle bakıyorum. ne ara doldu zamanım?

heyecanım kalmadı mutluyum, uzaklığın verdiği dinginlik olmalı, güzel. bazıları için acı çekmeyi sevmiyorum. isterse unutur insan derdim hep eskiden, konuşmak çok kolaymış. Dersimi aldıysam gidebilir miyim ben. bir tür takıntı diyebileceğimiz bu garip hisle pek anlaşamıyoruz da.

tek başıma kaldıramadığım yükler var, söylesem hafifler miyim?

1 yorum: